Kayıp ve Yas Sürecinde Ne Yapılmalı?
Hayatta, deneyimleyebileceğimiz en büyük acılardan biri sevdiklerimizi kaybetmektir. Bu kayıp bazen ayrılma, boşanma, taşınmadır; bazense ölüm. Kayıp, her haliyle birey için ruhsal zorluklar doğuran, hayatı zorlaştıran bir süreçtir. Fakat değerli psikiyatristlerimizden Vamık Volkan’ın da dediği gibi “Ölüm kayıpların en somut ve en acı olanıdır.” Hele bir de bu, ani ve beklenmedik gelen bir ölümse. Maalesef, 6 Şubat 2023’te kayıpların bu en acı olanını ülkemizde milyonlarca insan yaşadı. O tarihten beridir de milyonlarca insan yaşadıklarının ve kayıplarının şokunu ve acısını yaşıyor, yasını tutuyor.
Yas, her ne kadar çok katmanlı ve bireye özgü bir süreç olsa da; bu süreçten geçenlerin, bazılarını uzun uzun bazılarını ise kısa süreli olarak deneyimledikleri beş aşama vardır. İnkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabul şeklinde sıralanan bu aşamaları her bireyin deneyimleme şekli ve süresi kendine özgüdür.
Kayba verilen ilk tepki olan inkar, yaşanılan acıyı kabul etmeme ve gerçekle yüzleşmekten kaçma sürecidir. Kişi bu aşamada; yaşanılan şokun da etkisiyle donuk ve tepkisiz olabilir, hissiz görünebilir. Bazı kişiler bu evrede hafıza sorunları da yaşayabilir.
Bunu takip eden ikinci aşamada bireyin baskın duygusu öfkedir. Artık yaşanılan kaybın farkına varılmıştır. Öfkeyle birlikte yoğun bir üzüntü yaşanır. Kişi kızabileceği birini aramaktadır aslında; bazen bu durumdan sorumlu tuttuğu kişiye ya da duruma, bazen kendisine ve çoğu zaman da kaybettiğine kızgındır. Öfke ve ağlama nöbetleri, konsantrasyon/dikkat sorunları, isteksizlik gibi durumlar yaşanabilir. İnkara oranla bu süreç daha uzun sürede atlatılır. Bazen günlerce bazense haftalarca sürebilir.
Pazarlık olarak adlandırılan üçüncü aşama ani yaşanan kayıplarda pek görülmemektedir. Yaşanılacağı öngörülen veya yaklaşan bir kaybı geciktirmek ya da durumu değiştirmek için bireyin birtakım çabalarda bulunması, pazarlık süreci olarak kabul edilir. Buradaki pazarlık girişimi bireyin yaşam biçimine ve kültürel normlarına göre değişir. Mesela kaybı önlemek ya da geri getirmek için bireyin adak adaması, dua etmesi ya da belli ritüeller gerçekleştirmesi pazarlık aşamasında görülen davranışlara örnektir. Duygusal anlamda öncekilerine nazaran daha sakin geçen bir dönemdir.
Yasın dördüncü ve genellikle en uzun süreli olan aşaması depresyondur. Artık kayıp tamamen kabullenilmiş ve bu kabullenme ile birlikte büyük bir çaresizlik hissi yaşanmaya başlamıştır. Duygusal anlamda büyük bir hüzün hakimdir ve artık mutlu olunamayacağı düşünülür. Çok ya da az uyuma şeklinde uyku problemleri, iştahsızlık, hayattan zevk alamama, isteksizlik, içe kapanma, sosyal hayattan soyutlanma gibi tepkiler bu dönemde görülmektedir. Bu süreç 6 aydan uzun sürerse profesyonel destek alınması gerekir.
Yasın beşinci ve son aşaması kabullenmedir. Durum kabullenilmiş ama depresyon evresinin aksine buna teslim olunmamıştır. Birey bu acıyla da yaşamına sağlıklı bir şekilde devam edebileceğini fark etmiştir. Eski rutinlerine geri dönmeye başlar ve depresyon aşamasında yaşanan olumsuz durumlar tek tek normale, eskiye dönmeye başlamıştır.
Yukarıda bahsettiğimiz evrelerde görülen tepkiler normal durumlarda sağlıksız tepkiler olarak görülse de kayıp yaşayan bireyin bu tepkileri göstererek bu aşamalardan geçmesi oldukça normaldir. Olumsuz durumlara, deneyimlere olumsuz; sıra dışı durum ve olaylara anormal tepkiler vermek oldukça insani ve normal olandır. Üstelik bu tepkiler iyileşme yolunda olduğumuzun göstergeleridir. Yası tutmaktan, kötü hissetmekten kaçmaya çalışmak, hemen iyi olmak için çabalamak; iyi olmayı engellemektir aslında. Ancak, hissettiğimiz duyguları sabırla yaşayarak ve kendimize zaman vererek kaybın acısını iyileştirebiliriz.
Hepimize geçmiş olsun, hepimizin başı sağolsun.